Kütüphaneler, insan ruhunun açlığını gideren en güçlü besindir. Bir kitap, bazen bir yol gösterici, bazen de bir dost olur. Kelimelerin büyüsüne kapıldığınızda, hiç bilmediğiniz diyarlarda yürür, tanımadığınız insanların hikâyelerine ortak olursunuz.
SAYFALAR ARASINDA KAYBOLMAK
"Bazen sen konuşursun, bazen satırlar. Ama unutma, sen susmayı tercih ettiğinde, sahne satırlara aittir."
Kitap. Bu kelime size ne çağrıştırıyor? Araştırma ödevinizi, sınavlarınızı, bilmediğiniz şeyleri öğrendiğiniz bir bilgi deposu mu yoksa ruhunuzu bulduğunuz satırlarda kaybolmak, karakterlerin acılı hikayelerini derinden hissedip ortak olmak, empati yapmak mı?
Kitap aslında bu ki seçeneği de çağrıştıran bir terimdir.
Yeri gelir satırlarında ruhunuzu bulup, iç çekersiniz, yeri gelir bir savaş meydanında cesur bir asker olursunuz, yeri gelir kafanızdaki tüm soru işaretlerini cevaplandırırsınız.
Kitaplar, adeta sığındığımız bir ev gibidir. Bu evlerin bir araya gelip oluşturduğu yere de kütüphane denir.
Kütüphane de adeta bir şehir gibidir. Bin bir evden oluşan şehir...
Kütüphaneler, insan ruhunun açlığını gideren en güçlü besindir. Bir kitap, bazen bir yol gösterici, bazen de bir dost olur. Kelimelerin büyüsüne kapıldığınızda, hiç bilmediğiniz diyarlarda yürür, tanımadığınız insanların hikâyelerine ortak olursunuz.
İşte bu yüzden bir kütüphane, yalnızca bilgiyi değil, aynı zamanda insanın hayal gücünü ve duygularını da besleyen bir limandır.
Bir kütüphaneye girdiğinizde, aslında sessizliğin içinde yankılanan binlerce sesle karşılaşırsınız. O raflarda dizili kitaplar; geçmişin tecrübelerini, bugünün bilgilerini ve geleceğin hayallerini saklar.
Bir kütüphaneye girdiğinizde, aslında sessizliğin içinde yankılanan binlerce sesle karşılaşırsınız. O raflarda dizili kitaplar, geçmişin tecrübelerini, bugünün bilgilerini ve geleceğin hayallerini saklar.
Her bir sayfa, yeni bir dünyanın kapısını aralar; bazen bir hayalin peşinden sürüklenir, bazen de bilginin ışığında aydınlatır.
İşte bu yüzden kütüphaneler, yalnızca kitapların bulunduğu yerler değil, bir milletin kültürünü ve geleceğini inşa eden kutsal mekânlardır.
Bir ülkenin geleceği, okuyan ve düşünen bireylerin ellerinde şekillenir. Kütüphaneler, bu bireylerin yetiştiği yerlerdir. O yüzden bir kütüphaneye adım atmak, aslında geleceğe yapılan en büyük yatırımdır.
Kitapların sayfalarında kaybolan her insan, aslında bir bilginin peşinden gider ve bu yolculuk onu daha bilinçli, daha güçlü bir birey yapar.
Her kitap, bir yazarın kalbinden dökülen cümlelerle bir dünyayı şekillendirir; her satır, ruhumuza işleyen bir dokunuş gibidir.
Kütüphaneler, insanlığın hafızasıdır. Tarihin derinliklerinden gelen sesler, bilim insanlarının titizlikle işlediği bilgiler, şairlerin dizelere döktüğü duygular bu kutsal mekânda bir araya gelir.
Bizler de kütüphanenin bu büyülü atmosferinde filizleniriz.
Unutmamalıyız ki, bir milletin en büyük hazinesi ne altınıdır ne de toprağı; onun asıl zenginliği, kültürüne ve bilgisine sahip çıkmasıdır. Bu yüzden kütüphaneler, bir ülkenin en değerli mirasıdır.
Raflarda tozlanmaya bırakılan her kitap, aslında bir düşüncenin sessiz çığlığıdır. O sesi duymak, bilgiyi keşfetmek ve hayal gücümüzü beslemek bizim elimizdedir.
Unutmayın, insanlar daima ruhunu bulduğu satırlarda dolanır...
Eylül AKDEMİR